Dünyada kapitalizmin ele geçirdiği tohum sektörü yüzünden yavaş yavaş çeşitlilik tamamen azalmaya ve bitmeye başladı. Örneğin dünyada 544 lahana çeşidi varken, günümüzde sadece 44 adet lahana çeşidi kaldı. Diğerleri yok oldu, nesli tükendi. 158 karnabahar çeşidi vardı, 9 çeşit kaldı. 34 çeşit enginar vardı, 2 çeşit kaldı. 288 çeşit pancar vardı, 17 çeşit kaldı.
Nesli Tükenmekte Olan Sebzeler / Meyveler / Bitkiler
20. yüzyılda sebze tohumu çeşitlerinin %94’ü yok oldu. Tıpkı panda gibi, kutup ayısı gibi tohumlar da tehlikede.. Dünyada çok ciddi bir tohum kıtlığı var. Bunun en büyük sebebi, (aşağıda daha uzun bahsedeceğim) büyük firmaların hükümetleri arkasına alarak, tohumların genetiği ile oynayarak birçok soruna yol açması.. Önce bunu neden yapıyorlar? Para için ama konu daha derin. Örneğin karpuzun çekirdeğini eskiden toprağa gömüp tekrar karpuz alabilirdiniz. Artık almıyorsunuz, alamıyorsunuz. Bu firmalar karpuza (karpuz örnektir) domuz geni, insan geni (farazi) gibi genler ekleyerek, bu tohumun patentini alıyorlar. Yani bir buluş olarak belirleniyor. Sonra çiftçilere daha fazla verim alacağı söylenerek (evet, verimi fazla oluyor ama bağımlı hale geliyor anlatacağım) bu tohumlar veriliyor. Çiftçi haklı olarak daha fazla verim alarak, daha fazla para kazanmak istiyor. Yalnız sorun burada başlıyor. Çiftçi verim alıyor ama tekrar tohum almak zorunda kalıyor. Sonra tekrar, tekrar, tekrar… Artık tohuma bağımlı hale geldi. Diğer tohumlar da kalmadı. Ekebileceği bir tohum yok. Bu büyük firmaların tohumundan ektiği karpuzun çekirdeğini tohum olarak kullansa bile verim alamıyor.
Tohum ve Savaş
Tohumlar canlı embriyodur. Belli bir ömürleri vardır. 10 yılda 1 tekrar ekilerek, yeniden tohum elde etmek gerekir. Ülkeler tohum bankaları kurarak, olası savaş durumunda kıtlığın önüne geçmeye çalışır. Amerika da Irak Savaşı’nda tohum bankasını yok etti. Bu bir savaş taktiği gibi görünmesine rağmen, 4000 yıldan günümüze gelen çok sayıda tohum çeşidinin yok olmasını sağladı. (Soner Yalçın’ın konu hakkında detaylı yazısı: https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/iraka-silahla-turkiyeye-yasayla-girdiler-647549/ )
Paul Bremer, işgalci Irak Geçici Koalisyon Güçleri’nin başına getirildi. Ve…
İlk yaptığı Irak’ın tarımına el atmak oldu; ABD tarım devi Monsanto’dan “Irak böceğine dayanıklı tohum” ithal etti ve köylülere bunu dayattı.
Köylülerin Monsanto’yla yaptığı sözleşmeye göre, tohumların bir kısmı bir dahaki hasat yıllarında kullanılmayacaktı. Yoksa, bir çuval tohum bedelinin 120 katı para cezası ödemek zorundaydı. (Irak’ı bilmiyoruz; Hindistan’da 2002-2007 arasında tefecilerden borç alarak, geleneksel tohumlardan daha pahalı GDO’lu tohumlar alıp iflas eden 200 bin köylü intihar etti; bir milyon köylü böbreğini sattı.)
Bu arada Paul Bremer, Iraklı köylülerin elindeki son doğal tohumları, insanlığın/yani kendi geleceği için Norveç’te 4.5 milyon tohum örneği bulunan, “Svalbard Kıyamet Tohum Deposu”na taşıdı!
(Burada bir not belirtmem gerekiyor. Hibrit Tohumlara geçilmesinin sebebi İrlanda’nın yaşadığı patates kıtlığı tarzı bir kıtlık yaşamanın önüne geçmek. Patates kıtlığı, patatese mantar bulaşması yüzünden olmuş ve 1 milyon insan açlıktan ölmüştü. Buradaki sorun devlet kendi hibrit tohumunu üretip, kendi tohum bankasını kurmalı ve buna uymalı.)
Svalbard Kıyamet Tohum Deposu
Henüz ne işe yaradığı belli değil. Söylediklerine göre, ülkelerin tohumlarına bir şey olursa bu tohumlar hayat kurtaracak. Ama kimin hayatı? Komplo teorisi gibi düşünebilirsiniz ama Mars’ta yeni bir hayat kurulup, dünyayı bir başına bırakmayacakları ne malum?
Tohum Hakkında Genel
Ateşle yayılan tohumlar var. Hayvanların tüylerine takılıp, ilerleyen tohumlar var. Bir hayvanın bağırsağından geçmeden filizlenemeyen tohumlar var. 21 saat bir baykuşun midesinde kaldıktan sonra filizlenen bir tohum var. Tohum, eski bitkinin yaşamıyla, yeni bitkiye armağan ettiği yaşam arasında bir geçittir. Her seferinde yeniden doğarlar.
Yeryüzünde yaklaşık 300 bin farklı bitki türü var. Bunların 30 bini yenilebilir. Bunların 120’sini düzenli olarak kullanılıyor. Ancak insanlığın büyük çoğunluğu fasulye, mısır, buğday, arpa ve pirinç gibi 10 tanesini yiyerek besleniyor.
Eskiden tohumları taşımak ölüm cezasıyla sonuçlanabiliyordu. Örneğin İtalyan pirincini Thomas Jefferson adlı diplomat, ceketinin cebine gizleyerek Amerika’ya götürmüş. Öldürülmemiş ama bu ciddi bir suçtur. (Konudan bağımsız, bildiğim kadarıyla İtalya’da 50 kadar pirinç çeşidi var ve pişirme yöntemine göre farklı pirinçler kullanılıyor. Daha tatmadığımız ve belki tadamayacağımız çok sayıda lezzet) Neyse, bu Jefferson tohumu Amerika’da üretmeye başlamış. 1890’larda 1 milyon paketten fazla tohum ülkenin her yanındaki çiftçilere ücretsiz tohum dağıtılmış. Amerika da eşantiyon tohumların dağıtılmasını engellemiş. Amerikalı şirketler tohumdan kar etmek için “öyle bir tohum icat etmeliyiz ki saklayamasınlar, tekrar kullanamasınlar” demişler.
Bu da Hibrit Tohum veya Melez Tohum’u doğurdu.
Hibrit Tohum – Melez Tohum – Yeşil Devrim
Melez mısır tarıma düşen atom bombasıdır. Yeşil Devrim, Kızıl Devrim’in karşıtıydı. Mesele dünyanın her yanında büyük tarım firmalarına yarayacak tohumlar geliştirmekti. Halk kapitalizmin sınırları içinde kalsın, isyan edip komünist olmasın diye ucuz yiyecek üretmekti. Yeşil devrim, köylü çiftçiliğinin yıllarca yıldır biriktirdiği bilgiyi alıyor ve çöpe atıyordu.
Yeşil Devrim ile tohumlar değişmeye başladı. Daha fazla kimyasalı kaldırıyordu. Savaş için kimyasal üreten şirketler, tarım için de kimyasal üretmeye başladı. (Hastalıklardan da bahsedeceğim oraya da ilaç üretiyorlar)
Yiyeceğimizi üretmek için kullandığımız tohumların %90’ı kimya şirketlerine ait. Kimya şirketi tohumlara sahip olduğu zaman hem tohumlara sahip olmak ister, hem de ürettiği ilaçlara. Tarım ilaçlarında ciddi oranda atrazin kullanılıyor. Bu atrazin meme kanserine ve düşüklere yol açıyor.
devam edeceğim – 30 dk.
Hastalıklar
GDO’lu Tohumlar
Bu yazı, aşağıda bulunan belgeselden yorumlanarak herkesin yararlanması için metin haline getirilmiştir.
KOMPLE KAYNAK: https://www.youtube.com/watch?v=gBc8y2S7oJw
DİĞER KAYNAK: https://www.youtube.com/watch?v=Y96qpqbIARk